29 Haziran 2013 Cumartesi

Özlemiş misin?

Ha sen gittin ya şimdi, özlemiş misin evini? Ben hiç hoşnut değilim senin başka bir ülkede, başka bir şehirde olmandan. Gerçekten nefret ediyorum, hiç hoşuma gitmiyor. Açıkçası gerek görmüyorum. Hadi tamam sen gittin, evindesin şimdi, ben de evimdeyim, peki ne yapıyorum? Bira içiyorum, müzik dinliyorum. O kadar. Düşünmemeye çalışıyorum, seni düşünmemeye çalışıyorum. Ama olmuyor. Belli de etmiyorum ama, değil mi? Hiç belli değil, seni düşündüğüm. Sanki başka bir derdim varmış ya da hiç derdim yokmuş gibi evimde oturmuş pazartesi gecesini içerek geçiriyorum. Sanki yarın ben değilmişim gibi işe gidecek olan.
Şu anda evinde olmasaydın bile yine yanımda olmayacaktın zaten. Ne fark edecekti ki? Kız arkadaşınla olacaktın büyük ihtimal, ben de başıma ağrılar girerek oturacak seni bekleyecektim, belki ararsın, gelirsin diye. En nefret ettiğim durum da bu zaten. Ne ki bu? Ben ne oluyorum, kim oluyorum ki? Arkadaşın değilim, sevgilin değilim, ama arkadaşın gibi davranıyorum diğerlerinin yanında, ama biliyorum ki değilim. Bir zamanlar öyleydim, şu an değilim. Sevgilin de değilim. Arada kalmış saçma sapan bir insanım. E peki sen benim neyimsin? Arkadaşım mısın, sevgilim misin? Hayır, ikisi de değilsin. Keşke sadece bir tanesi olsan. Bu sıfatlardan bir tanesini sana yapıştırabilsem. Evet, tanıştırayım, O benim arkadaşım ya da O benim sevgilim. Kendi içimde bile bunlardan birini söyleyemiyorum senin için. Ama diğerlerinin yanında, evet O benim arkadaşım. 

Yalan! 

Ben inanmıyorum ki söylediğime, peki ya diğerleri inanıyor mu? Bakmıyor muyum sana hayran hayran ya da bakmıyor musun bana hayran hayran. Hayır, bakmıyorsun, o kadar zarifsin ki. Kendimi o kadar küçük, rezil hissediyorum ki. Sonra ne oluyor peki? Geliyorsun, sarılıyorsun, geçiyor, yine ben dünyanın en mutlu insanı oluyorum. Keşke olmasam, keşke bitse her şey vazgeçsem senden. Sonra da devam etsem hayatıma. 

Ama keşke her şey bu kadar kolay olsa da keşke hiç “keşke” dememiş olsam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder